4 Mayıs 2011 Çarşamba

SOSYAL BİREY VE DEVLET

Sosyal olma durumu genellikle bireyin toplum içerisindeki davranış biçimine denir.Başkalarıyla kolay iletişim kurabilen,arkadaş olabilen,birlikte yaşaması kolay ve hoş olan, kimselerin davranış biçimi için kullanılır.Uyumlu ve çabuk adapte olabilen tepeden bakmayn daha yapıcıı ve toplımsal meselelerde öncü olan ve bu anlamda çare arayan, örgütleyen ,çeşitli etkinliklerde bulunan kimseler biçiminde kullanılır.
Bu deyim sadece bireyler için kullanılmamaktadır.Mesela sosyal devlet,sosyal aile,sosyal toplum anlamında kulanılmaktadır.Bu eğilimde olan insanlar genellikle toplumsal ve sosyal örgütlenme gibi faaliyetlerde bulunurlar.Mesela kızılay,vakıflar,federasyonlar ve dernekler aracılığıyla bir çok sosyal faaliyette bulunurlar.
Kişinin bireysel olarak sosyal olmasının yanısıra toplumsal anlamda çalıçmalar yaparak toplumsal örgütlenmeye katkı sunması gerekir.Özellikle de gelir düzeyi düşük halk gurupları arasındaki dayanışmayı sağlayarak onları örgütlemek ve bu örgünlenme neticesinde kurulacak dernek,kooperatif benzeri kuruluşlar aracılığıyla ürünlerini daha kolay pazarlayacakları gibi hukuksal anlamda kendilerini daha iyi savunma gücünü elde etmiş olurlar.Bütün bu faaliyetller ancak demokrasiyle idare edilen ülkelerde mümkün olur.
Yukarıda saydıklarımın dışında toplumu oluşturan çeşitli guruplar arasındaki dayanışmanın oluşması ve barışın sağlanması sosyal bir görevdir.Guruplar arasındaki anlaşmazlıklar ,sosyal,yapıcı ve halk arasında saygınlığı olan kimseler tarafından yerine getirilmesi gerektiği gibi bu işlerin çözümünde asıl görev sosyal devlete düşmektedir.Topluluklar arasındaki anlaşmazlığı gidermek barış,birlik ve dayanışmayı sağlamak sosyal devletin başta gelen görevlerindendir.Devletin şemsiyesi altında yaşayan tüm insanlar bizim sosyal dediğimiz ve demokrasiyle idare edilen devletler için ayırdedilemez bir bütündür.Devlet birey ve guruplar arasında fark gözetmeden her birey ve guruba aynı mesafede durmak zorundadır.
Devletin yapacağı hizmetler ile gelir dağılımında bütün vatandaşlara eşit davranmak zorundadır.Demokrsiyle idare edilen sosyal devletin asıl görvi budur.Devletin bünyesinde faaliyet gösteren kamu ve özel kuruluşlar tarafından özellikle'de toplumsal anlamda fayda sağlamayan koşulların ortadan kaldırılması ve kötü koşulların etkileriyle mücadele edilmesi ,önleyici ve iyileştirici tedbirlerin alınması yine devletin başta gelen görevlerindendir.Bu gibi sorunlar dünya da olduğu gibi bizim ülkemizde'de tam anlamıyla çözüme kavuşturulmamıştır.Bu nedenle hala işsizlik ve yoksulluk devam etmektedir.Bir çok ülke'de olduğu gibi bizim ülkemizde'de çözüme kavuşturulması gereken çok sayıda sorun bulunmaktadır.Bu sorunları çözmek sosyal devlet ve devleti idare eden siyasi iktidarlara aittir.Devlet vatandaşını koruyup onun hak ve hukukunu savunarak anayasa güvencesi altına almak zorundadır.
Vatandaşın en büyük sorunu işsizlik ve sosyal güvenceden yoksun olmaktır.Bu sorun ancak sosyal güvenlik kurumları ve bu kurumlara bağlı olan kuruluşların etkin çalışması ve işsizliğin giderilmesiyle mümküm olacaktır.
Devlet vatandaşın sosyal güvencesini sağlamaz,onun ekonomik durumunu güçlendirip refaha kavuşturmaz ise en sosyal birey bile devlet karşıtı konumuna gelebilir.Sosyal devlet kavramı demokrasiyle idare edilen ülkeler için vaz geçilmez bir husustur.Devletin anayasasında bütün vatandaşlar eşittir maddesi bulunmaktadır.Anayasa'ya göre hiç bir birey yada gurup diğerinden üstün değildir.Ne yazıkki Anayasada yer almasına rağmen devlet tüm vatandaşlarına eşit mersafede değildir.
Siyasi iktidarlar oy ve iktidar kaygısıyla Anayasanın temel hak ve özgürlükler maddesini sürekli olarak ihlal etmektedirler.Aslında yapılan anayasal bir suçtur.Ancak hesap soran olmuyor.Anayasada'ki hak ve özgürlükler maddesi'nin ihlal edilmesinin en büyük zararını ülke çekmektedir.Bireyin sosyal ve ekonomik haklarla ilgili maddeler, Anayasa'nın üçüncü bölümünde düzenlenmiştir.
Anayasa'nın 41 maddesin'de devlet ailenin huzur ve refahıyla özellikle de anne'nin ve çocukların korunması ile ilgili gerekli önlemi almakla mükelleftir.Anayasa'nın 42 maddesinde ise şöyle denmektedir.Hiç kşmse eğitim hakkından mahrum bırakılamaz.İlköğretin bütün erkek ve kız çocukları için zorunludur ve devlet okulları parasızdır.
Anayasa'nın 48 Maddesin' de ise birey her alanda sözleşme ve çalışma yapma hakkına sahiptir.49 Madde ise çalışmak her bireyin hakkıdır.Anayasa'nın 50 maddesi ise şöyle demektedir.Hiç imse yaşına,gücüne ve cinsiyetine uymayan işlerde çalıştırılamaz.Dinlenmek çalışanın hakkıdır.Ücretli, hafta ve bayram tatili ücretli yıllık izin hakkı ve koşulları yasayla düzenlenmiştir.
57 Madede ise her birey'in sosyal güvenlik hakkına sahip olması gerekir.Anayasa'nın 60 maddesi'de şöyle der.Devlet vatandaşının sosyal güvenlik haklarını sağlamakla mükelleftir.Ky-b.l.sz.a.say.10690
Anayasa'da yazılı olan maddelerin tam anlamıyla işletilmesi mevcut sosyal sorunların ortadan kaldırılmasına ve sosyal barışın oluşmasına önemli ölçüde katkı sağlamış olacaktır.Ülkedeki sosyal sorunların giderilmesi devletin güçlenmesine neden olacağı gibi ülkedeki sosyal huzursuzlukların ortadan kalkmasına neden olur.

Derviş Sevin





                                                                                                         


2 Mayıs 2011 Pazartesi

USAME BİN LADEN ÖLDÜRÜLDÜ

Suudi Arabistan'ın tanunmış ailelerinden Laden ailesine mensup olan Usame Bin Ladin'in önünde çok şaşalı ve rahat bir hayat varken o bu güzel yaşamı elinin tersiyle itmiş, dağlara çıkıp örgüt yönetmeyi, ses getirecek terör eylemlerine imza atmayı ve ismini bütün dünya'ya duyurmayı amaçlayark böyle bir yaşamı seçmiştir.
Usame Bin Ladin'in en çok ses getiren eylemi ise Bundan on yıl önce 9 Eylül günü Amerikadaki dünya ticaret merkezine yaptığı uçaklı saldırıydı.Bu saldırıda çok sayıda insan ölmüş ve dünya ticaret merkezi yanarak yerle bir olmuştu.Bu saldırı adeta Amerikalılar üzerine kara basan gibi çökmüş ve amerikalılar üzerinde bir korku travmasına neden olmuştu.
Her fırsatta Amerikalılar'a meydan okuyan Usame Bin Ladin'in Afganistan ve Pakistan arasındaki dağlık bölgede saklandığı Amerikalı yetkililerce dünyaya duyurulmuştu.Gerek Amerikan gizli servisleri gerekse Amerika ordusu Bin Ladin'in peşini bırakmayarak onun ve yönettiği El kaide terör örgütünün yaşam alanlarını havadan bombaladığı gibi karadan'da saldırılar düzenliyordu.
Bütün bu bombalama ve saldırılara rağmen gerek El kaide terör örgütü gerekse onun liderliğini yapan Usame Bin Ladin' etkisiz duruma getirilmemişti.El Kaide terör örgütü'nün kafir diye nitelendiği Amerikalılar ve diğer bazı avrupa ülke vatandaşlarına zarar verdiği gibi kendi dindaşı olan Müslümanlara'da zarar veriyordu.Mesela Afganistan ve Pakistanda bir çok müslüman El kaide örgütü tarafından öldürülmüştür.El Kaide terör örgütü bir çok ülkede terör faaliyetinde bulunduğu gibi Türkiyede'de terör eylemlerinde bulunmuştur.
El kaide'nin başı olan Usame Bin Ladin için muhtelif defalar öldürüldü yada öldü haberleri yayınlansada sonunda bu haberlerin asılsız olduğu ortaya çıkıyordu.Ancak 02.05.2011 günü yapılan yayınlardan anlaşılacağı üzere bu kez Usame Bin Ladin'in Öldürüldüğü gerçek olarak dile getirildi.
Amerika ulusal istihbarat örgütü olan FBI tarafından yeri tesbit edilen Usame Bin Ladin'e karadan operasyon düzenlenerek büyük oğluyla birlikte ölü olarak ele geçirilmiştir.Operasyonda Usame Bin ladin Pakistan'ın Afganistan sınırına yakın olan ve çok iyi korunduğu söylenen bir malikanede ölü olarak ele geçirildiği belirtilmektedir.Ladin'in cesedi Amerikalılar tarafından helikopterle Afganistana götürülmüş ve yapılan açıklamalarda İslami kurallara göre defnedileceği duyurulmuştu.Bu açıklamaya rağmen Usame bin Ladin'in cenazesi Bir Amerikan helikopteri tarafından alınarak okyanusta bilinmeyen bir nokta' da denize bırakıldığı yine Amerikalı yetkililerce açıklanmıştır.Usame Bin Ladin'in öldürüldüğüne dair A.B.D Başkan'ı Barac Obama tarafından resmen açıklandı.Obama Bin Ladin'in ölü yada diri yakalanması çalışmalarının yıllardır sürmekte olduğunu'da belirtmiştir.Obama açıklmasında Bin Ladin bir çok Müslüman'ın da canına kıymıştı.Gerekirse Pakistan'ın içinde de operasyon yapacağımızı söylemiştik.Pakistan Gizli serv
isiyle yaptığımız ortak çalışmalar olumlu sonuç verdi diyerek sözlerini sürdürmüştür.Usame Bin Ladin'in öldürülmesi Amerikan vatandaşları arasında büyük sevinçle karşılanmıştır.Ladin'in öldürülmesi terörün sona ermesi anlamına gelmemektedir.Ancak Ladin'in El kaide Terör örgütü üzerinde büyük etkisi ve nüfuzu vardı.
Büyük ihtimalle El kaide terör örgütü öldürülen liderleri Usame Bin Ladin'in intikamını almak için bir dizi eylemlerde bulunacaktır.Umarım bu eylemlerde masum insanlar zarar görmeyecektir.Lidersiz kalan El kaide için en güçlü adayın Usame bin Ladin'in bir numaralı yardımcısı olan Eymel El Zevairi gösteriliyor.Temennimiz dünya'daki terör eylemlerinin ve karışıklıkların son bulması ve dünya insanlarının huzur içerisinde mutlu yaşamasıdır.  

AYDINLIKTAN KORKANLAR

Aydınlıktan korkanlar uçan memelilerden olup kan emici olarak bilinen  yarasalar gibi karanlığı tercih ederler.Haber bültenlerini izlerken afganistan'da meydana gelen bir olay dehşet vericiydi.Karanlık yüzlerinin aydınlanmasını istemeyen ve cehaletin karanlığında varlığını sürdürmeyi amaç edinmiş bakişi yada guruplar genellikle kız öğrencilerin devam ettikleri bir okula gazlı saldırıda bulunmuşlar.Aynı okula devam eden kız öğrencilere daha önce'de kezzaplı saldırıda bulunan bu yoz kafalı kimseler bir çok kız çocuğunun yaralanmasına neden olmuşlardır.
Amaç nedir?.Karanlığın soğuk delhizlerinde ne yapacağını bilmeyenler masum ve savunmasız insanlara'a saldırarak onları cebren kendi karanlık dünyalarına çekmeye çalışmaktır.Cehaletin karanlık dünyasına hapsolmuş bu insanlar düşüncelerini zorla başkasına kabul ettirme gayretini sürdürmektedirler.Bu amaçla silahlı eylemlerde bulunarak masum insanların ölmesine sebep olmaktan çekinmemektedirler.
İlmi ve bilimi kafir icadıdır diyerek reddedip insanların okuyup aydınlanmasını istemeyenler kendi karanlık düşüncelerini insanlara zorla dayaymaktadırlar.Bu düşüncede olanlar közellikle kadın ve çocukların okuyup aydınlanmalarını istememektedirler.Gerek ailede gerek ülkede ve gerekse düny'da aydınlanmanın bir numaralı öğretmeni annelerdir.Kadın yani anne aydın ve kültürlüyse hem ailede hemde toplumda aydınlanmanın yolu açılmış olacaktır.Bu vesileyle insanlar aydınlandıkca cehaletin karanlık yüzü de aydınlanmaya başlamış olur.Çehaletten medet umanlar güzel islam dinini farklı yorumlayarak kendi karanlık düşünceleri doğrultusunda insanlara zorla dayatmaya çalışırlar.
Afganistanda yaşananların nedeni ise insanların çağdaş ve medeni dünyayla bir türlü entegre olmamalarıdır.Bu ülkede insanlar çağdaş medeniyetten uzak tutularak dinle alakası olmayan ancak dinde varmış gibi bir takım baskılara maruz bırakılmaktadırlar.
Yeryüzünde dört hak dinden bşka bir çok din ve inanç biçimi vardır.İnsan hakarına en fazla vurgu yapan din ise İslamiyettir.İslamiyetten önce Arabistan da kadınlar adeta bir eşya gibi kullanılır ve insan pazarında adeta bir meta(eşya) gibi alınıp satılırlardı.
O dönemler arabistan'da bazı kabileler doğan kız çocuklarnı diri,diri toprağa gömerek ölmelerine neden olurlardı.İslamiyetin yayılmasından sonra kadına değer verilmiş ve baştacı yapılmıştır.Hz.Muhammed döneminde kadınların ve kız çocuklarının okumaması yönünde hiç bir engel konmamıştır,aksine kadınlarında,kız çocuklarının'da okumaları telkin edilmiştir.Günümüzde din adına fetva verip kadınların ve kız çocuklarının,hatta erkek çocukların dahi okumasını günah sayanlar,kadını insan yerine koymayıp köle kabul edenler İslam dinine mensup olabilirlermi.Bazı kimseler hatta bazı topluluklar din olgusunu kendi düşünce ekseni içerisinde yorumlayarak siyasi propoğanda yoluyla veya zorla başkasına dayatmaktadırlar.
Bunun en bariz örneği günümüz afgaistanın'da yaşanmaktadır.Afganistan da'ki bazı guruplan kendi karanlık düşüncesini cebren insanlara dayatmayı amaçlamaktadırlar.Bu uğurda silah kullanarak insanların ölmesine ülkedeki huzurun yok olmasına neden olmaktadırlar.Müslümanlıkta nedensiz olarak,yani savaş hali dışında insan öldürmenin en büyük günah olduğu açıkca vurgulanmaktadır.Din adına adam öldürmek islam dinine kötülük etmekten bşka bir şey değildir.Çünkü İslamda şiddet haram kılınmıştır.
İnsan haklarının ihlalinden yana olanlar ve özellikle kadını küçümseyerek cahil kalmasını isteyenler sadece Afgganistanla sınırlı değildir.Türkiye'de dahil bir çok islam ülkesinde bu gibi uygulamaları savunan guruplar ve kimseler vardır.
İnsanlar elbetteki mensup oldukları dinin gereğini yapar ve o dinde emredilenleri yerine getirmeye çalışırlar.Bu durum bireyin manevi duygularını kapsar.Birde bireyin günlük yaşamını sürdürmesi, dünyadan haberdar olması baş döndürücü bir biçimde gelişen dünya ekseni içerisinde kendisine yer edinmesi ile ilgili olarak ilmi ve bilimsel kavramlara ulaşabilmesi maksadıyla mutlak okuması ve bilgi sahibi olması gerekir
Okuyup ilim ve bilim sahibi olan insan aydın insandır.Bu insanlardan oluşan toplumlar da aydın ve çağdaş toplumlardır.Bilgiye ve teknolojiye sahip olan toplumlar her zaman yücelir ve dünyadaki saygın yerini alırlar.Bilimden ilimden ve teknolojiden yoksun kalmış okuyup,öğrenmeyi yok saymış kimseler ve toplumlar cahil ve bilgisiz kalırlar.Bu gibi toplumlar er yada geç yok olmaya mahkum olurlar.
Din olgusunu yanlış yorumlayarak insanlar üzerinde etki kurmaya çalışanlara karşı çıkmalıyız.ve karanlık düşüncelere meydan vermemeliyiz.Dinin gereklerine yerine getirmek ayrı bir şey,Okumak bilgi ve beceri sahibi olmak ve çağdaş dünyaya ayak uydurmak başka bir şeydir.Bu nedenledirki Mustafa Kemak Atatürk din ve devlet işlerini bir birinden ayırrmıştır.Atatürk laik devlet düzenini getirdiği için bazı yobazlar bu büyük öndere kafir yaftası yapıştırmaktdırlar.Oysa Atatürk dine zarar gelmemesi ve siyaset kavramından uzak tutulması için din ve devlet işlerini bir birinden ayırmıştır.
HOŞ GELDİNİZ