27 Mart 2012 Salı

KİME HAYIRLI OLSUN

 
 
Sivas madımak otelinde yakılarak hayattan koparılan 35 aydın'a ait davanın zaman aşımına uğratılarak sona erdirilmesi ile ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Memlekete vehayırlı             
olsun sözleri ciddi bir devlet adamına yakışmayan sözlerdir   
Bu sözle ilgili olarak kafamı kurcalayan sorular şunlardır.Madımak otelinde 35 aydını diri,diri yaktılar.Bu insanları yakanlar tesbit edildiler.Bunlardan bazıları tutuklanarak cezaevine kondular.Ancak bu işi organize eden ve elebaşı oldukları bilinen diğer sanıklar yargı önüne çıkarılmadan elini kolunu sallayarak firar ettiler.
Bu sanıklardan elebaşı Cafer Erçakmak Sivasın dışına çıkmaya bile gerek duymadan Madımak oteline 500 metre mesafede bulunan kendi evinde yaşamına devam ederken güvenlik güçleri tarafından yakalanmaması ve hastalanarak eceliyle ölmesi vicdan sahibi olan herkesi derinden üzmüştür.Cafer Erçakmak'ın yılarca aranmasına rağmen bulunmaması öldüğünde evinde saklandığı tesbit edilmesi bu kişinin bazı devlet güçleri tarafından himaye edildiği göz ardı edilmeyecek bir gerçektir.
Kırmızı bültenle aranan diğer sanıklar hiç bir engelle karşılaşmadan elini kolunu sallayarak ülkeden kolaylıkla çıkarak Almanya'ya yerleşip orada iş güç sahibi olum refah içinde yaşamaları hangi akıl ve izanla anlatılabilir.Devlet içerisindeki bazı önemli güçler tarafından himaye görmeden bu sanıkların yurt dışına çıkmaları ve bilinen dost bir ülkede açıkca yaşamlarını sürdürmeleri mümkün olabilirmi?.Derin devlet denen şeyin bu kimseleri himaye ettiği ve koruduğu gerçeği gizlenmeyecek kadar gerçektir.
Başbakan Tayyip Erdoğan sürekli olarak derin devletten söz etmekte ve derin devlet denen illegal oluşumun işlediği cinayet ve suçları ortaya çıkarmak için tüm imkanları seferber etmektedir.Buna karşılık Madımak mağdurlarıyla ilgili davada neden sessiz kaldığı ve sadece hayırlı olsun sözüyle kafaları karıştırdığını anlamak mümkün değildir.
Madımak davası bir insanlık davasıdır.Bu dava bir hukuk devleti olan Türkiye'de utanç abidesi olarak ortada durmaktadır.Bu dava'nın zaman aşımına uğratılarak rafa kaldırılması daha'da utanç vericidir.İnsanları dir,diri yakanlar belki bu dünya'da ceza almaktan kurtulmuş olabilirler.Ancak öbür dünya'da Allah'ın adaletinden ve onun cezasından nasıl kurtulacaklar.
Kuran-ı Kerimde savaş hali dışında suçsuz bir insanı öldürmek tüm insanlığı öldürmekle eş değerdir hükmü vardır.Bu olayı din uğruna yaptıklarını söyleyenler Allah'a nasıl hesap verirler.Hani bunlar Müslümanlardı.Bumudur Müslümanlık.
Yezit'de Müslüman geçinirdi.Zorla Halife olan yezit Hz.Muhammed'in gerdanından öptüğü benim iki gözümün nuru dediği torunu Hz.Hüseyin ve tüm aile efradını çocuk kadın demeden kerbela'da akıl almaz bir biçimde şehit etmişti.
Hangi gerçek dindan yapılan bu zulümleri islamla alakalandırabilirki.Bu zalimce davranışları doğru bulanların Müslümanlığından şüphe edilmezmi.Müslümanlıkta böyle bir anlayış varmıdır.Müslümanlık hoş görü ve sevgi dinidir.Gerçek bir Müslüman kendisine reva görmediğini başkasına reva görmez.Başbakan neye hayırlı olsun demektedir.Bu olayda insanlar yakılmıştır can alınmıştır.Hayır bunun neresinde vardır.Bunu anlamakta zorlanıyoruz.Bir inanan olarak hayra'da şer'e de inanıyorum ancak hayrı ve şer'i bir birinden ayırmak gerekir.Eninde sonunda hak hakka tecelli edecektir.Haksızlığın ve zalimliğin hakim olması kimseye fayda sağlamaz.Sadece haksızın ve zalimin işine yarar.

Hiç yorum yok:

HOŞ GELDİNİZ