Tarih bilgisi olanlar yada tarih okuyanlar bilirler.1500'lü yıllarda Osmanlıda kadılık yapan ve daha sonraları Şeyhülislamlığa kadar yükselen Ebusuud isminde hırbani kılıklı bir adam vardı.Safevi devletinin başında olan Şah İsmail ile Osmanlı devleti'nin başında olan Yavuz Selim gerek dini gerek etnik ve gerekse siyasi açıdan bir birlerine karşı husumet içine girince bu iki büyük Türk devleti savaşın eşiğine gelmişlerdi.
Yavuz Selim savaş hazırlıklarını sürdürürken Osmanlı devletinde yaşayan Alevilerin Şah İsmail'e arka çıkacaklarını düşünerek kendi ülkesinde bir etnik baskı uygulamayı ve bu uygulamayı aynı zamanda kıyıma dönüştürmeyi düşünerek O dönemler Kadılık görevini yürüten Ebusuud'a alevilerle ilgili kötüleyici ve iftira dolu bir fetva yazmasını söylemiştir.
Padişah Yavuz Selim'in bu buyruğu üzerine Ebusuud'un hazırlayıp anadolu'nun her tarafına gönderdiği fetva'da şunlar yazılıydı.Aleviler mum södürürler, ana bacı tanımazlar,kestikleri ve pişirdikleri yenmez,Onlarla aynı ortamda bulunulmaz,Katledilmeleri vaciptir.Onları öldürenler cennete giderler gibi daha bir çok iftira ve karalamalarla dolu yüz karası bu adamın yüz karası fetvasının etkileri günümüzde dahi sürmektedir.
Çünkü yezidi yobazlık tarih boyunca süre gelmiştir.Son günlerde gazetelerde yeralan habere göre Çağımızın modern görünümlü sarık yerine fes puşu yerine gravat kaftan yerine cübbe giyip sakalsız ve traşlı olan Diyanet
işleri başkanı Prof.Dr.Mehmet Görmez'in yaptırdığı bir anketin Ebusuud'dan farksız olduğunu göstermektedir.Önemli olan dış görünüş ve çağdaş görünmek değildir önemli olan kafa içerisindeki düşünce ve çağdaşlıktır.Bir insanın zihninde çağdaş ve iyi niyetli düşünce varsa o zaman mesele yoktur ancak dışı cağ daş kafasının içi örümcekli,çağ dışı ise o insan tehlikelidir.
Gazetelerde çıkan habere göre Diyanet işleri Başkanı Mehmet Görmez Türkiye İstatistik Enstitüsüne yaptırdığı bir anket ne insanlığa ne Anayasa'ya nede dine uyar.Anketin ana teması şu şekilde yürütülmüştür.Tuik görevlileri'nin önceden belirledikleri sokaklara yada semtlerdeki evlere girerek insanlara Kendinizi dindar hissediyormusunuz?"Hayatta kaç namazı cami'de kıldınız"?"dışarıda başınızı örtermisiniz?"Misafir evinize geldiğinde kadın ve erkeklerin aynı ortamda olmalarını tercih edermisiniz?"Evlenmeden önce flört etmenin dince sakıncası varmıdır?"Herkes dini bir gurup yada cemaate mensup olmalımıdır?"Oy verirken adayın dindar olup olmadığını önemsermisiniz?"Hangi dine mensupsunuz?"Mezhebiniz nedir?"Namazı ne sıklıkla kılarsınız?"Kuranı kerimi arap'ça okumayı biliyormusunuz?"gibi vatandaşlara toplan 70 soru yöneltilmiştir.
TUİK'in bu araştırmasından sonra Prof.Dr.ünvanına sahip diyanet işleri Başkanı Mehmet Görmez İzmir'in farklı bir dindarlığı var.Bu dindarlığın irfan geleneğine ihtiyacı var diye beyanda bulunmuştur.İnsanların dindarlığını ölçmek ,sorgulamak yön vermek kalıplaştırmak Diyanet işleri Başkanı Göemez'e mi düştü? İnanç,itikat,din ve dindarlık Allah ile kul arasında olan manevi bir duygu olduğuna göre bütün bu yapılanların dinle insanlıkla dindarlıkla bir alakası varmıdır.Başbakan yakın bir dönemde İzmir için gavur İzmir deyimini kullanmıştı ve tepkiler üzerine sözlerinin yanlış anlaşıldığı açıklamasında bulunmuştu.
Diyanet İşleri başkanı sürekli doğruluktan,dürüstlükten,dindarlıktan,haktan ve hukuktan bahsediyor ancak bu ülke'de yaşayan bütün vatandaşlardan tahsil edilen vergilerden oluşan bütçeden en büyük payı alan diyanet işleri Başkanlığı ne Alevilere nede diğer dinlere mensup olan ibadet yerlerine bir kuruşluk yardımda bulunmadığı gibi diyanette çalışan milyonlarca imam ve çalışan buna Başkan Görmez'de dahil olmak üzere maaşlarını bu paradan almaktadırlar.
Ne aleviler nede diğer dinlere mensup insanlar kendilerinden alınan bu vergilerden ödenen maaşları helal etmemektedirler.
Çünkü farklı inanç ve düşüncelere mensup insanlar söz konusu bu parada hak sahibi olmalarına karşılık ibadethanelerine tek kuruş yardım yapılmamaktadır.Yardım bir yana nüfusun üçte birini temsil edilen alevilerin ibadet yeri olan Cemevleri ibadethane bile sayılmayarak bu insanların camiye gitmeleri önerisi sunulmaktadır.Acaba Sayın Mehmet Görmez bu durumu hangi dini kritere tabi tutuyor.Bir insan benim ibadet şeklim budur benin ibadet yerim burasıdır yani cami,kilise yada cemevi'dir diyorsa orasıdır hiç kimsenin bunu zorla değiştirme hakkı yoktor ve olamaz'da.Durum bundan ibaretken insanlar üzerindeki dini dayatmalar baskı aracı olarak kullanılarak sürdürülmek istenmektedir.Unutulmamalıdır'ki 21 yy da hiç bir zümre yada gurupbaskılara boyun eğmeyecektir.Dünya globalleşniştir dünya'nın neresinde olursak olalım yapılan herşey anında dünya'nın gözü önünde cereyan etmekte ve olaylara ona göre yön verilmektedir.Artık herkesin bunu anlaması gerekir.
Gazetelerde çıkan habere göre Diyanet işleri Başkanı Mehmet Görmez Türkiye İstatistik Enstitüsüne yaptırdığı bir anket ne insanlığa ne Anayasa'ya nede dine uyar.Anketin ana teması şu şekilde yürütülmüştür.Tuik görevlileri'nin önceden belirledikleri sokaklara yada semtlerdeki evlere girerek insanlara Kendinizi dindar hissediyormusunuz?"Hayatta kaç namazı cami'de kıldınız"?"dışarıda başınızı örtermisiniz?"Misafir evinize geldiğinde kadın ve erkeklerin aynı ortamda olmalarını tercih edermisiniz?"Evlenmeden önce flört etmenin dince sakıncası varmıdır?"Herkes dini bir gurup yada cemaate mensup olmalımıdır?"Oy verirken adayın dindar olup olmadığını önemsermisiniz?"Hangi dine mensupsunuz?"Mezhebiniz nedir?"Namazı ne sıklıkla kılarsınız?"Kuranı kerimi arap'ça okumayı biliyormusunuz?"gibi vatandaşlara toplan 70 soru yöneltilmiştir.
TUİK'in bu araştırmasından sonra Prof.Dr.ünvanına sahip diyanet işleri Başkanı Mehmet Görmez İzmir'in farklı bir dindarlığı var.Bu dindarlığın irfan geleneğine ihtiyacı var diye beyanda bulunmuştur.İnsanların dindarlığını ölçmek ,sorgulamak yön vermek kalıplaştırmak Diyanet işleri Başkanı Göemez'e mi düştü? İnanç,itikat,din ve dindarlık Allah ile kul arasında olan manevi bir duygu olduğuna göre bütün bu yapılanların dinle insanlıkla dindarlıkla bir alakası varmıdır.Başbakan yakın bir dönemde İzmir için gavur İzmir deyimini kullanmıştı ve tepkiler üzerine sözlerinin yanlış anlaşıldığı açıklamasında bulunmuştu.
Diyanet İşleri başkanı sürekli doğruluktan,dürüstlükten,dindarlıktan,haktan ve hukuktan bahsediyor ancak bu ülke'de yaşayan bütün vatandaşlardan tahsil edilen vergilerden oluşan bütçeden en büyük payı alan diyanet işleri Başkanlığı ne Alevilere nede diğer dinlere mensup olan ibadet yerlerine bir kuruşluk yardımda bulunmadığı gibi diyanette çalışan milyonlarca imam ve çalışan buna Başkan Görmez'de dahil olmak üzere maaşlarını bu paradan almaktadırlar.
Ne aleviler nede diğer dinlere mensup insanlar kendilerinden alınan bu vergilerden ödenen maaşları helal etmemektedirler.
Çünkü farklı inanç ve düşüncelere mensup insanlar söz konusu bu parada hak sahibi olmalarına karşılık ibadethanelerine tek kuruş yardım yapılmamaktadır.Yardım bir yana nüfusun üçte birini temsil edilen alevilerin ibadet yeri olan Cemevleri ibadethane bile sayılmayarak bu insanların camiye gitmeleri önerisi sunulmaktadır.Acaba Sayın Mehmet Görmez bu durumu hangi dini kritere tabi tutuyor.Bir insan benim ibadet şeklim budur benin ibadet yerim burasıdır yani cami,kilise yada cemevi'dir diyorsa orasıdır hiç kimsenin bunu zorla değiştirme hakkı yoktor ve olamaz'da.Durum bundan ibaretken insanlar üzerindeki dini dayatmalar baskı aracı olarak kullanılarak sürdürülmek istenmektedir.Unutulmamalıdır'ki 21 yy da hiç bir zümre yada gurupbaskılara boyun eğmeyecektir.Dünya globalleşniştir dünya'nın neresinde olursak olalım yapılan herşey anında dünya'nın gözü önünde cereyan etmekte ve olaylara ona göre yön verilmektedir.Artık herkesin bunu anlaması gerekir.